• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

Eğitim Sen Şube Başkanı Ali Ekber Beyaz, Sınav kararının salgın tehlikesinin geçtiği bilim insanlarınca açıklanana dek ertelenmesi gerektiği görüşünü dile getirdi

 

  1. ‘ÖĞRENCİLER İÇİN, SALGIN
  2. SÜRECİ KAYGIYA DÖNÜŞTÜ’
  3.  

 

 

13 Haziran 2020   

Eğitim Sen Çorum Şube Yürütme Kurulu Başkanı Ali Ekber Beyaz, salgın tehlikesinin geçtiği bilim insanlarınca açıklanmadan herhangi bir sınav yapılmasının kabul edilemez belirterek,  kamuoyunda bu kararın bilimsel veriler neticesinde alınmış bir karar olmadığına dair ciddi kaygılar görüldüğünü söyledi.  Beyaz ;’Sınav kararının salgın tehlikesinin geçtiği bilim insanlarınca açıklanana dek ertelenmesi gerektiğini savunuyoruz.’ ifadesinde bulundu.

 

Açıklamasında; ‘Ergenlik çağlarında olan öğrenciler hayatı ve sistemi sorguladıkları bir dönemde bir taraftan pandeminin psikolojik etkileriyle mücadele ederken diğer taraftan da "belirsizlikle” yüzleştiler.’ Görüşünü dile getiren Ali Ekber Beyaz, ‘Sürecin getirdiği belirsiz ve kontrolsüzlük ders çalışmaya yönelik motivasyonlarını düşürdü ve dolaylı olarak başarı oranlarının da azalmasına eden olmaktadır.’ diye konuştu.

 

 

 

 

 

Çocukların ergenlik sürecine girdiği dönemin, hem kendisiyle hem çevreyle çatışma yaşadığı zor bir dönem olduğuna dikkat çeken Ali Ekber Beyaz, Okul çağında panik atakla ilgili ya da psikolojik destek alma gerekliliği hissedilen sınıf düzeyinin maalesef sekizinci sınıfa indiğini ve bu sürecin korona salgınıyla da birleştikten sonra tüm öğrenciler için daha büyük bir kaygıya dönüştüğünü dile getirdi.

 

Salgın sürecinin herkeste bir hiçlik duygusu yarattığına dikkat çeken. Eğitim Sen Şube Başkanı Ali Ekber Beyaz, açıklamasında şu görüşleri dile getirdi:

‘Koronavirüs salgını ile birlikte hali hazırda çok stresli bir süreçte sınava hazırlanan gençler çalışma takvimlerini etkileyecek her türlü değişimden de olumsuz etkilenmektedirler. Öğrencilerin kaygı bozukluğu, çalışmalarını yetiştiremeyecek olma endişesi ve koronavirüs salgını ile birleşen bir 'hiçlik duygusuna" dönüşerek çalışmaya dair motivasyonlarının kaybolmasına neden olmuştur.

Motive olmanın, yaşama bağlanmanın ve umut etmenin zaten güçleştiği bu dönemde, duygu durumları hali hazırda zaten inişli çıkışlı olan gençler planlarındaki değişikliklerden daha çok etkilenirler ve depresyona girebilirler. Yaptığı planlamada bir anda elinden bir aylık süre alınan öğrencilerde çalışmalarını yetiştirememe kaygısı çok daha yoğun şekilde yaşanır.

Üniversite sınavına girecek olan öğrenciler sınava hazırlık yılının stresi ile boğuşmakta iken, üzerine hem koronavirüs hem de sokağa çıkma yasağı ile evlere kapanan 20 yaş altı bireylerin özgürlüklerinin ellerinden alındığını hissetmelerinin de motivasyonları üzerinde olumsuz etkileri olmuştur.

 

 

 

 

Sınav tarihlerinin sürekli değişmesinin ve salgın koşulları altında sınavların yapılması öğrencilerin yaptıkları planların, programların değişmesine neden olduğu gibi, bu şartlarda çalışmalarının da verimli olmayacağı görülmüştür.

Salgından zaten korku, kaygı ve belirsizliğe sürüklenen öğrencilerin sürekli sınav tarihi değişikliğinden kaynaklı çalışma motivasyonları tamamıyla alt üst oldu. Süreç içerisinde üç farklı sınav tarihi belirlendi. Bu, öğrenci açısından güdülenme eksikliği ve motivasyon sönmesi gibi davranışları ortaya çıkaracaktır, stresi arttıracaktır. Konuları tekrar etmeye başlamış üst başarı düzeyindeki öğrencilerin planlarının bozulmasına neden olacaktır.

Uzaktan eğitim sürecinde özel okullar ve kamu okulları arasında, kamu okullarının olanak farklılıkları nedeniyle kendi arasında, kırsal kesimde yaşayan öğrencilerle kentlerde yaşayan öğrenciler arasında eğitime erişimde fırsat eşitsizliğine neden olan çok ciddi farklar olduğu görülmektedir

Her anlamda normalleşme sürecinin başladığını belirten YÖK Başkanı Saraç, "öğrencilerin üniversite tercihleri, bu tercihler için ayrılacak vakit, kayıt, yerleşme ve eğitim öğretim için ayrılması gereken süre dikkate alındığında" adaylar için en uygun tarihin Haziran sonu olduğunu ifade ederken sınavın gerçekleşeceği salgın koşullarını ve buradan kaynaklı endişe ve kaynakları değil YÖK açısından zamanın kullanılabilirliğini ifade etmektedir. YÖK yalnızca kendi akademik takviminin işlemesini düşünmektedir.

MEB’in açıklamış olduğu "Sınav 2 oturumda olacak. Buradaki boşlukta da öğrencilerimiz okul bahçesine çıkacak. Fakat veliler ile öğrenciler birlikte olamayacak, öğrencilerimizin yanında rehber öğretmenler olacak." ifadesi ise LGS sınavına giren öğrenciler ve veliler açısından hiçbir şey ifade etmemektedir.

 

 

 

  1.  

Uygulanan bir programda yapılan değişiklikler stres yaratır, kaygıyı yükseltir. Yapılacak işten vazgeçme, sönme davranışları da gözlenebilir, daha farklı yönelimler de ortaya çıkabilir. Her insanda farklı semptomlarda olumsuz davranışlar ortaya çıkabilir.

Öğrencilerin, bu yıla mahsus olmak üzere, geçtiğimiz yıllara nazaran daha az müfredattan sorumlu tutulması, sınav sürelerinin değiştirilmesi, sınavlarda barajların düşürülmesi gibi önlemler yüzeysel önlemler olup, sınav kaygısını ve sağlık açısından bu süreçteki korkuları giderici önlemler değildir. Ailelerdeki esas kaygı çocuklarının sağlığının güvenliğidir.

Velilerin ve öğrencilerin moral ve konsantrasyonları bozuldu, ancak birinci kaygı bu değil. Veliler esas olarak çocuklarına sınav esnasında virüs bulaşmasından endişe ediyor. Ortada hala salgın tehlikesinin ortadan kalktığına dair bilimsel bir veri ya da açıklama olmadığını düşünen aileler, çocuklarının bu ortamda kalabalık sınıflarda sınava girecek olmasından kaygılanıyor.

Alınan kararlar eğitim adına değil "ticaret" adına alınmış bir karardır. "Veliler arasında sınavın öne alınma sebebinin Turizm Bakanının baskısından kaynaklandığı düşünülüyor, kendi aralarında çok yoğun bir şekilde bu konuşuluyor. 'Çocuklarımız üç kuruşa feda ediliyor' diyorlar. Sınavın yapılabildiğini, dolayısıyla normalleşme sürecinin ilerlediğini gösterebilmek için çocuklarının propaganda aracı olarak kullandığına inanıyorlar."

Kamuoyunu ve özellikle sınava hazırlanan öğrencilerin itirazları talepleri göz ardı edilmektedir.  Sınav kararının, turizm şirketlerinin kârı üzerinden alınmış bir karar olduğunu görüyoruz. Öğrencilerimizin geleceği turizm şirketlerinin kârının üzerindedir. Böyle bir karşılaştırılmaya gidilmesi bile akıl almaz bir durumdur."

MEB, sınav binalarına ulaşımı kolaylaştırmak için bu yıl ilk defa öğrencilerin kendi okullarında sınava gireceklerini duyurdu. Öğrencilere, velilere ve sınavda görevli tüm personele okul idaresi tarafından okul girişinde ellerine dezenfektan uygulaması yapılacak ve ücretsiz olarak maske dağıtımı yapılacak. Velilerin okul bahçesine girişleri de mümkün olmayacak.

 

 

 

Öğrenciler sınav esnasında maske takmak zorunda kalacaklar. Aileler sürekli 'Sosyal mesafeyi koru' diye uyarılarda bulunacaklar. O stres altında çocukların pandemiyle ilgili uyarıları dikkate alabileceğini asla düşünmüyoruz. Peki, bu şekilde yapılacak bir sınavda öğrencilerden gereken düzeyde bir başarı beklenebilir mi?

Eğitim Sen Çorum Şubesi olarak salgın tehlikesinin geçtiği bilim insanlarınca açıklanmadan herhangi bir sınav yapılmasının kabul edilemez olduğunu ve kamuoyunda bu kararın bilimsel veriler neticesinde alınmış bir karar olmadığına dair ciddi kaygılar görüldüğünü söylüyoruz. Sınav kararının salgın tehlikesinin geçtiği bilim insanlarınca açıklanana dek ertelenmesi gerektiğini savunuyoruz.’

/BSGMEDYA

www.bsgmedya.com




Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

BİR KİTAP