• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

KESK ve DİSK bileşenleri, 301 madencinin yaşamını yitirdiği Soma faciasının 2.yıldönümünde hayatını yitiren madencileri unutmadı.

SOMA KAZA DEĞİL KATLİAM!
‘GERÇEK SORUMLULAR
HESAP VERECEK’


 

 KESK ve DİSK bileşenleri, Manisa-Soma’da yaşanan ve 301 madencinin yaşamını yitirdiği facianın 2.yıldönümünde hayatını yitiren madencileri unutmadı.

 Soma faciasının 2. yıldönümünde alanlara çıkan KESK ve DİSK’e bağlı sendikalar, 301 işçinin hayatını kaybettiği Soma faciasında gerçek sorumluların hesap vermesini istediler.

KESK ve DİSK’e bağlı sendikalar 2 yıl önce Soma’da yaşanan maden faciasının gerçek sorumlularının hala hesap vermemelerini protesto etmek için alanlara çıktılar. Cuma akşamı saat 18.00’da madenci kaskları giyerek Hürriyet Meydanı’nda toplanan KESK ve DİSK’e bağlı sendika üyeleri gerçek sorumluların hesap vermesini istediler.

Soma faciasının 2. yıldönümüyle ilgili bir basın açıklaması yapan KESK Dönem Sözcüsü ve Eğitim-Sen Çorum Şubesi Başkanı Mehmet Öztürk, ülkemizde Soma gibi bir facia yaşandıktan sonra dahi her ay onlarca emekçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirmeye devam ettiğine dikkat çekerek; “AKP’nin iktidara geldiği Kasım 2002’den beri iş cinayetlerinde 17 binin üzerinde emekçi yaşamını kaybetti. Ne yazık ki Soma gibi büyük bir facianın ardından yürütülen, gerçek sorumluların yargılanmadığı, sorumluların görünen bir kısmının yargı önüne çıkartıldığı dava kamuoyunu tatmin etmekten uzaktır.” açıklamasını yaparken; “Hükümet ve ilgili kamu kurumları tarafından katliamdan sonra “kuru nutuklar” dışında hiçbir önlem alınmamıştır. Bu acı gerçek, ülkemizde emeği ile geçinen milyonlarca işçiye ölümden, sakatlanmaktan ve sömürülmekten başka bir şeyin reva görülmediğini ortaya koymaktadır.” diye konuştu.

İŞÇİ HAYATI SUDAN UCUZ

Öztürk; “İş cinayetlerinin başlıca nedeni; ülkemizde uygulanmakta olan neoliberal sömürü mekanizmasını güçlendiren kapitalist ekonomi politikaları sonucunda iş güvencesinin azalması, esnek çalışma biçimlerinin artması, çalışma koşullarının ağırlaşması; özelleştirme, sendikasızlaştırma ve taşeronlaşmanın yaygınlaşmasıdır.” diyerek, Türkiye’de 13 milyon işçinin denetiminin 600 müfettişle yapıldığını, söz konusu denetimlerin büyük bölümünün sadece idari para cezaları ile geçiştirildiğini anlatırken; “İşçiler iş cinayetine kurban gittiğinde bile patronların ceza almaması, Türkiye’de işçilerin hayatının sudan bile ucuz hale geldiğinin kanıtıdır.” dedi.

KİRALIK İŞÇİLİK ÖLÜME DAVETİYEDİR

“Son olarak AKP tarafından TBMM’den geçirilen, Kölelik Yasası olarak adlandırdığımız Özel İstihdam Büroları Yasası ile emekçilere bir darbe daha vurulmuştur.” diyen Öztürk; bu düzenleme ile güvencesiz, kuralsız ve esnek çalışmanın yaygınlaşacağını, iş güvencesinin tamamen ortadan kalkacağını, emekçilerin açlık sınırının altında ücretlerle çalışmaya mahkum edileceğini, örgütsüz çalışmanın yaygınlaşacağını anlatarak şu görüşlere yer verdi; “İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanında, işçiyi her türlü korumadan uzak bırakan, mühendis ve hekimi iş kazaları tazminatlarından sorumlu tutan, işvereni ve iş yaşamını denetlemekten sorumlu olan devleti ise her türlü sorumluluktan arındıran bir politika ile karşı karşıyayız. En son Cumhurbaşkanının 8. İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı’nda “İşçilerin ‘bana bir şey olmaz’ anlayışıyla hareket ettikleri için iş güvenliği ihlalleri yaptığı ve canından olduğu” söylemi bunun en net yansımasıdır.” Öztürk, kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamamasının iş cinayetlerinin Soma’da olduğu gibi katliama dönüşmesine neden olduğunu kaydederek; “Soma’da yaşanan acı gerçeğin nedenleri ortadadır. Bu nedenler ile hesaplaşılmadığı sürece fabrikalarda, madenlerde, inşaatlarda ve tüm çalışma alanlarında bizleri bekleyen yeni Soma’ların yaşanması kaçınılmazdır.” ifadesini kullandı.

GÜVENCELİ İŞ, GÜVENCELİ GELECEK İSTİYORUZ

Öztürk; “Güvencesiz, sendikasız ve kayıt dışı çalıştırılmak istemiyoruz.” ifadesini kullanırken,

İşçi sağlığı ve iş güvenliği kavramlarıyla temelden çelişen ve özellikle kamuya ekonomik anlamda da yük olan, işçileri köleleştiren taşeron ve rödovans sistemlerine son verilmesini istediklerini belirterek açıklamasını şöyle bitirdi; “İşçi sağlığı ve iş güvenliği sorunları piyasacı yaklaşımlarla çözülemez. Sendikaların, meslek odalarının, üniversitelerin karar süreçlerinde ve yönetiminde yer aldığı, idari ve mali yönden bağımsız, demokratik bir işleyişe sahip Ulusal İşçi Sağlığı Güvenliği Kurumu bir önce oluşturulması gerektiğini bir kez daha yineliyoruz.

Soma’da yaşanan iş cinayetini doğuran nedenler ve bu cinayetin sorumluları ile hesaplaşmadan sağlıklı ve güvenli çalışmanın mümkün olmadığının altını bir kez daha çiziyoruz.”    (bsgmedya)                 

 

 



389 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

BİR KİTAP