• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

Eğitim Sen Çorum Şube Başkanı Mustafa Gül, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle yazılı bir mesaj yayınladı:

 

‘ÇOCUKLARIMIZIN SORUNLARINA
KALICI ÇÖZÜMLER ÜRETİLMELİ'




22 Nisan 2018

Eğitim Sen Çorum Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Gül, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle yazılı bir mesaj yayınladı.

Mustafa Gül, ‘23 Nisan sadece törensel kutlamalarla geçiştirilmemeli,  çocukların yaşadığı ağır sorunlara kalıcı çözümler üretilmelidir.’ dedi.

 

Türkiye, yıllardır dünyanın tek çocuk bayramını kutlamakla övünürken, ülkemizde çocukların yaşadığı ağır sorunların, evde, okulda ve sokakta karşı karşıya kaldığı tehdit ve tehlikeler her geçen gün arttığına dikkat çeken Eğitim Sen Çorum Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Gül,  açıklamasında görüşlerini şöyle sürdürdü:

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 98. yılını kutluyoruz. Emperyalizme karşı ağır bedeller ödenerek kazanılan bağımsızlığın ardından kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı gün olan 23 Nisan, Mustafa Kemal Atatürk tarafından geleceğin teminatı olarak görülen çocuklara armağan edilmiştir.

Bu önemli günü çocuklara armağan eden başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere TBMM’nin açılışında ve kurtuluş mücadelesinde emeği geçenleri saygı ve sevgi ile anıyoruz. Dünya’da ilk kez bizim ülkemizde çocuklarımıza bayram olarak armağan edilmesi bizim için ayrı bir gurur kaynağıdır. Ancak bugünün çocuklarımıza armağan edilmiş olmasına rağmen, Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullarda çocuklar için kutlanacak bir “bayram” ortamından bahsetmek mümkün değildir.

 

‘23 NİSAN SADECE TÖRENSEL
KUTLAMALARLA GEÇİŞTİRİLMEMELİ’

 

Türkiye, yıllardır dünyanın tek çocuk bayramını kutlamakla övünürken, ülkemizde çocukların yaşadığı ağır sorunlar, evde, okulda ve sokakta karşı karşıya kaldığı tehdit ve tehlikeler her geçen gün artmaktadır. Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 30’unu çocuklar oluşturmaktadır. Çocukların fiziksel, zihinsel, eğitsel, sosyal, kültürel ve duygusal gelişimlerine zarar veren uygulamaların her geçen yıl artmaktadır. Ülkemizde çocuklara yönelik şiddet ve istismar son 15 yıl içinde katlanarak artmıştır. En dikkat çekici artışın “Çocuğa yönelik cinsel istismar” vakalarında yaşanmış olması dikkat çekicidir. Hedefinde çocukların olduğu şiddet ve istismar vakalarının belirgin bir şekilde arttığı, çocuklarımıza her açıdan karanlık bir geleceğin vaat edildiği koşullarda 23 Nisan’ın “Çocuk bayramı” olarak kutlanmasının ne kadar mümkün olduğu tartışmalıdır.

 

‘ÇOCUKLARA YÖNELİK ŞİDDET
VE İSTİSMAR SON 15 YIL İÇİNDE
KATLANARAK ARTMIŞTIR’

 

OECD’nin PISA 2015’e katılan öğrenciler arasında yaptığı “yaşam memnuniyeti” araştırmasına göre, 28 OECD ülkesi içinde ‘yaşam memnuniyeti’ sıralamasında 10 üzerinden 6.12 puanla son sırada yer almıştır. Türkiye’deki öğrenciler, yaşam memnuniyeti dışında, eğitim sisteminin merkezinde yer alan sınavlara yönelik ‘sınav kaygısı’nda da son sıralarda yer almıştır. Sınav kaygısını ortadan kaldıracağız söylemi ile yapılan en son Ortaöğretime Yerleştirme Merkezi Sınav düzenlemesi  ve  yüzde onluk dilime girme, bu dilim içerisine alınan okulların program içeriği bu kaygıları daha da çok arttırmıştır.

 

Siyasi iktidar çocuklarımıza, nüfusun büyük bölümünün yoksulluk, işsizlik, hayat pahalılığı ve geleceksizlik kıskacına alındığı, eğitimde dinselleştirme ve ticarileştirme uygulamalarının arttığı, kamusal, bilimsel, demokratik, laik eğitim hakkının yok sayıldığı, çocuk işçiliğinin ve çocuklara yönelik istismar vakalarının sürekli arttığı bir ülke vaat etmektedir.

 

‘SİYASİ İKTİDAR, SORGULAMADAN
TAMAMEN 'İTAAT' KÜLTÜRÜ
İLE YETİŞEN BİR NESİL VE
GELECEK VAAT ETMEKTEDİR’

 

Bugünkü Türkiye tablosunun çocuklarımıza vaat ettiği geleceğin ne kadar tehlikeli ve karanlık olduğunu son dönemde çocuklarımıza yönelik olarak işlenen suçlara ve bu suçlar karşısında siyasi iktidarın ve arkasındaki güçlerin utanç verici tutumlarına bakarak görmek mümkündür.

 Siyasi iktidar, çocuklarımızı eğitim biliminin evrensel ilkeleri üzerinden değil, dini kural ve referanslara göre yetiştirildiği; düşünen, eleştiren, sorgulayan değil; düşünmeden, sorgulamadan tamamen “itaat” kültürü ile yetişen bir nesil ve gelecek vaat etmektedir.

 

Türkiye’de çocuk işgücü sürekli artmakta, eğitim çağındaki çocuklarımız okumak yerine tarlada, sanayi sitelerinde son derece sağlıksız, ilkel koşullarda çalışmaya ve yaşamaya zorlanmaktadır. Çocuk işçiliğinin her geçen yıl artması, mülteci çocuklara yönelik ayrımcı uygulamalar, çocukların en temel yaşam ve eğitim hakkının tehdit altında olmasının hiçbir insani açıklaması yoktur. Türkiye’de yaşayan çocukların bugünü ve geleceği için en büyük tehdit, yaşamlarının henüz başlarında olmalarına rağmen, uygulanan yanlış politikalar nedeniyle, bu kadar çok acı ve sorunla yaşamak zorunda bırakılmış olmalarıdır.

 

‘ÇOCUKLARIN YAŞAM HAKKINI
SAVUNMAK  EN TEMEL VE
İNSANİ SORUMLULUKTUR’

 

Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne 23 yıl önce taraf olan Türkiye, sözleşmenin çocuğun yüksek yararı, yaşama ve gelişme hakkı, katılım hakkı, ayrım gözetmeme, güvenli bir ortamda büyüme hakkı şeklinde temel ilkeler üzerinden belirlenen yükümlüklerinin büyük bölümünü yerine getirmemekte ısrar etmektedir. Oysa sözleşme, devletlere, çocuk haklarına saygı duymaya davet etmekte, bu hakların korunmasına yönelik pozitif ve bu hakların ihlal edilmemesi için de negatif yükümlülük getirmektedir. Çocukların yaşam hakkını savunmak ve çocuklara yönelik hak ihlalleri ile mücadele etmek, en temel ve insani sorumluluktur.

Türkiye’de çocuklarımızın karşı karşıya kaldığı vahim tablonun değişmesi, bütün yetkilerin tek bir kişide toplandığı otoriter bir ülkede değil, kutuplaşmanın olmadığı, inanç, kimlik ve mezhep ayrımcılığına dayanmayan, gerçekten laik ve demokratik bir ülke mücadelesinin güçlenmesiyle mümkündür.

 

Başta çocuklarımız olmak üzere, herkes için eşitliğin, özgürlüğün, barışın ve kardeşliğin hâkim olduğu, tüm çocukların eğitim ve sağlık hakkından eşit koşullarda yararlandığı, çocukların hiçbir tehlike ve tehdide maruz kalmadan, gelecek kaygısı duymadan sağlıklı ve güvenli bir ortamda çocukluğunu yaşayabildiği bir Türkiye hepimizin ortak özlemidir.

Eğitim Sen olarak, çocukların karşı karşıya olduğu tüm tehditler ve yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen, çocuklarımızın ve öğrencilerimizin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyoruz.’ /BSGMEDYA



416 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

BİR KİTAP