• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

Emekli Eğitimci-Gazeteci Yazar Müslüm Tunaboylu, tarihe yolculukta çoğu zaman gözardı ettiğimiz önemli bir konuya dikkat çekti:

‘SORUMLULUĞU DA 
YETKİ KADAR SEVELİM’


Basın mensubu geleceği
düşünmek zorundadır..!



3 Ağustos 2018

Emekli Eğitimci-Gazeteci ve BSGMEDYA Yazarı Müslüm Tunaboylu, çoğu zaman basın mensuplarının da gözardı ettiği bir konuya dikkat çekiyor.

Gazeteci-Yazar Tunaboylu, ‘Sorumluluğu yetki kadar sevelim’ başlıklı yazısında şu görüşleri dile getirdi:

Son günlerde yetki ve sorumluluklar konusunda medyada ,yerel basında, yazılı basında çok değişik görüşler öne sürülerek; ‘yetkisi yok’, ‘yetkisi var’, ‘sorumlu değil’ ya da ‘sorumludur’ gibi sözcüklerden usandırıcı bir şekilde bahsedilir oldu.

Hak, hukuk sözcüklerinden oluşan bir yazılı metni okuyucularına sunan değerli yazarlar, makalesini tamamladıktan sonra sayfanın al kısmına kondurduğu nokta ile gazetecilik görevini tamamladığını zanneder.

Oysa okuyucu tarafından okunan yazılı metnin yazarı için kullandığı sözcükler çok önemlidir.

Yazar, kamuoyunda düşün ve düşüncelerinin ne ölçüde kabul gördüğünü ya da yerildiğini bana göre bilmeli kısaca bir durum değerlendirmesi yapmalıdır.

‘Ben görüş ve düşüncelerimi aktardım, bundan sonrası bana ait değildir’ diyemez basın mensubu, yada görüşünü sunan yazılı metin yazarı, geleceği düşünmek zorundadır.

Birkaç sözcükle vatansever olmak
ya da öyle görünmek yetmez..

Ülkedeki yöneticilerle iyi geçinmek varken neden hep olumsuzlukları bulup buluşturup kaleme almak daha güzel görünür.

Bu tür bir davranışı sergilemek belki bir süre için geçerli olabilir. Gelişmeler sizi geçici olarak haklı çıkarabilir.

İşin bir de diğer yanını bir değerlendirmeye, kısaca sorgulamaya alalım:

İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Trabzon, Erzurum, Diyarbakır, Urfa, Hakkâri, Edirne, Kırklareli, Zonguldak, Kocaeli, Erzincan gibi il merkezlerinde değilde küçük bir kentte, ya da kasabada gazetecilik mesleği ile uğraşıyorsanız, anılan kentlerdeki gibi sorunlara uzaktan bakamazsınız.




TAŞRA GAZETECİLİĞİ
BÜYÜK KENT
GAZETECİLİĞİNE
HİÇ BENZEMEZ..!

Büyük kentte gazetecilik yapan meslektaşlarım, taşradan kendilerine ulaşan haberlerin ya da yorumların günler öncesinde gündeme düştüğünü, her zaman dikkate almalıdır.

Meslektaşlarım; 'Canım bugün artık zamanla yarış yapılıyor, çok kısa sürede bırakalım ülkemizi, yurtdışına ulaşmak bir an meselesidir' denebilir.

Geçtiğimiz günlerde tüm ülkemizi etkisi altına alan olumsuz hava koşullarının yaşamı nasıl etkilediğini birlikte gördük ve yaşadık.

İşte öyle bir olumsuz hava koşulları sürerken; TRT Kurumu sabah saat 0.730 da yayınlaması gereken ilk ana haber bültenini yayınlayamadı. Yönetici haber bülteninin olumsuz hava koşulları nedeniyle yayımlanamadığını söyleyerek, müzik yayınını sürdürdü.

Canım ilk ana haber bülteni yayımlansa ne olur yayımlanmasa ne olur’ denebilir.

Bu düşünce kolay bir yanıttır.

İlk ana haber bültenini yayımlamak için kendisine yetki verilen kişi ya da görevlinin görevini yerine getirememesi nedeni üzerinde durulmuş mudur?

Durulmuşsa, sorumluluk sözcüğünün bir değerlendirmesi yapılmalıdır.
Yazıp-çizerken yetkileri öne çıkarırken, sorumlulukları da dile getirmek ön koşuldur bana göre.

 


YETKİNİN YA DA
SORUMLULUĞUN
AZI –ÇOĞU OLMAZ..!

Kendini yetki ile donatan yasa, kişiye sorumluluk yüklemiyorsa bu tür bir yasa yeniden ele alınmalı, yeni düzenlemeler için gecikme olumlu karşılanmamalıdır diye düşünüyorum.

Bu tür oluşumlar için geçmişte ”sinek ufak amma mide bulandırır” deyimini kullanmışlardır.

Olayları yaşamak ayrı olaydır, yaşamış gibi görünmek, ya da düşünmek ayrı olaydır.

Taşra gazeteciliğinin bu dönemde de geçmişte olduğu gibi olayları, yansız ve yalnız doğru ve dürüst olarak kamuoyuna günün haberleşme olanaklarını kullanarak ulaştırmalıdır.

Ulusal basında görevli meslektaşlarımız taşradan gelen haberleri değerlendirmeye tabi tutmadan çöp kutusunu kullanmamalıdır.

Geçmişe göre bugünü bir değerlendirmeye tabi tuttuğumuzda ya da sorguladığımızda düşün ve düşüncelerimizi okuyucularımıza ulaştırırken, kullandığımız sözcüklerin ne kadar kavgacı yada barışcı olduğunu saptamak başgörevimiz olmalıdır diyor ve okurlarımı saygı ile selamlıyorum. 
/Düz.:BSGMEDYA



591 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

BİR KİTAP