Ve bu yaşananları (hoş yıllardır değişen bir şey de yok aslında) gördükçe, anlamakta hayli zorlanıyoruz..
- DAHA BU GÜNLER
- İYİ GÜNLERİMİZ!
-
- 19 Eylül 2024
-
- BİR ANEKDOT:
- Bir filozofa; ‘Şansa inanır mısınız?’ diye sormuşlar.
- Filozof, ‘Elbette inanırım.’ demiş.
- ‘Aksi takdirde hiç hak etmedikleri halde olmadık mevkilere gelen, olmadık işler yapıp, olmadık paralar kazanan birilerinin varlığını başka türlü nasıl açıklanabilir ki?’
-
- ***
- Ve bu yaşananları (hoş yıllardır değişen bir şey de yok aslında) gördükçe, anlamakta hayli zorlanıyoruz..
- Sanki bilinmeyen bir yerlerden birileri ‘SİZ ANCAK BÖYLE YAŞAMAYA MAHKUMSUNUZ’ diye sesleniyor gibi!
-
- Bugün kaçımız, -dünyayı bir yana bırakın- ülkemizin gidişatından kaygılı değil?
- Kaçımız, -bırakın hedef 2025 hayallerini!- birkaç ay sonrasına umutla bakabiliyor?
- Büyük bir çoğunluğumuz, kaygı ve korku ile izliyor..
- Sizi bilmem ama ben bazen çaresizlik girdabında hayli umutsuzluğa kapılmıyor da değilim!
-
- O karamsar duygulardan uzaklaşmak istiyorum, ama ülkemizin rotasının hızla bir bilinmez kör kuyuya doğru gittiğine tanık oldukça daha da artıyor karamsarlığım..
- Ama biliyorum geçici bunlar!
- Bir ses, bana yeniden umut aşılıyor, umudunu yitirme diye sesleniyor.!
- O sesin; ‘Bırak bu karamsarlıkları, dağıt umutsuzluk bulutlarını, geleceğe dair güzel şeyler düşün!’ diye yükselmesiyle yeniden umutlanıyor, umudumu yeniden kazanmaya çalışıyorum.
- Ama kör kuyundan yükselen anlamsız sesler korkutuyor..
- Ama yine de bir umut diyorum.. (hangimiz demiyor ki!)
- İnsan umutsuz yaşayabilir mi?
- Yaşasa da nereye kadar?
- Bu ve buna benzer bir çok cümle dolaşıyor, şu küçücük beynimin dalgalarında..
- **
- Hani derler;
- ‘UMUTLARINI YİTİRENLER,
- HER ŞEYİNİ KAYBEDERLER!’
-
- İçimdeki o umudu bir volkan gibi yeniden harekete geçirmek için;
- ‘Güzel günler göreceğiz çocuklar, güzel günler’ diye seslenen NAZIM Usta’ya ve ‘Diren aşk ile.. Diren umut ile..’ diyen Ahmed ARİF’e de kulak vermeye çalışıyorum..
-
- Ve içimdeki ‘umut’ denilen çocuğu her şeye rağmen büyütmek için..
- Çünkü insanlık tarihi, umutsuzluk ve karamsarlık bulutlarına teslim olmamış halkların destanlarıyla.. Tarih kitapları da, onların bu direnişlerini yazarak, geleceğe yön veren önemli mihenk taşları ile doludur.
- Kaldırın başlarınızı, kaldırın da Ortadoğu’ya bir bakın!
-
- Ne görüyorsunuz?
- Umudunu ve hayalini yitirenler, bugün ne haldeler!
- Öyle uzaklara gitmeyin.!
- Ve son on-onbeş yılda yaşananları gözünüzün önüne getirin yeter!
-
- ***
- Bu ülke, ne badireler atlattı!
- Ne çaresiz günler yaşadı!
- Nice korku çemberleri içine sürüklendi!
- Nice baskı dolu, umutsuz ve karamsar günlerin içinden geçti!
-
- Asla hiç birinde de umudunu yitirmedi, karamsarlığa teslim olmadı..
- Emin olun, bu kez de teslim olmayacak!
- Sizi bilmem, ama ben asla umudumu yitirmedim!
- ***
- Yaşanan tüm bu tabloya bakıp da, umutsuzluğa, karamsarlığa ve yılgınlığa kapılmayın ve asla da umudunuzu yitirmeyin!
- Biliyoruz, yine de son günlerde yaşananlarla benliğimiz, kimliğimiz ve daha önemlisi de hafızamız darmadağın olduğu gerçeğini göremiyoruz..
-
- Kimin eli, kimin cebinde doğru dürüst bilemiyor/göremiyor, hatta öğrenemiyoruz.
- Aslında haberimiz de yok değil!
- Ama duyarsızlığımız, vurdumduymazlığımız, adamsendeciliğimiz, ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ kolaycılığımız sonucu, kabullenmiş gibi davranıyoruz, o kadar..
- Bugün yaşadıklarımızın birçoğu da, bunun acı bir sonucu değil mi, aslında?
-
- Kısacası; ‘Saldım çayıra, Mevlam kayıra’ diye, her şeyi gidişatına bıraktık/bırakmak kolayımıza geldi, nedense..
- Ne dersiniz, yanılıyor muyuz?
-
- @takipçi BSG Medya @801notlari
|