• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

Çorum'da da bir günlük iş bırakma eylemine giden emek ve meslek örgütleri, Özdoğanlar Kavşağı’nda toplanıp, Piri Baba Parkı'na kadar yürüdüler..

 

‘BAŞKANLIK HAYALLERİNİN 
BEDELİNİ HALKIMIZ ÖDÜYOR’



29 Aralık 2015
DİSK, KESK ve TMMOB’a bağlı emek ve meslek örgütleri meydanlara çıktılar. Bir günlük iş bırakma eylemine giden emek ve meslek örgütleri “Savaşa Karşı Barış” yürüyüşü yapmak için saat 12.00’da Özdoğanlar Kavşağı’nda toplandılar. Burada polis ile yapılan müzakereler sonucunda sloganlar eşliğinde Bahabey Caddesi’nde yoldan yürüyerek Pir Baba Parkı önünde yürüyüşlerini bitirerek kitlesel basın açıklaması yaptılar. Yürüyüş esnasında emniyet güçleri güvenlik tedbiri alırken, basın açıklamasının okunmasının ardından grup olaysız bir şekilde dağıldı.

Pir Baba Parkı önünde kitlesel basın açıklamasını okuyan KESK Dönem Sözcüsü ve BES Çorum Şube Başkanı Ertuğrul Alper; “Bir kişinin bitmez tükenmez başkanlık hayallerinin bedelini asker, polis, genç, yaşlı, çocuk demeden insanlarımız ödemeye devam ediyor.” sözleriyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suçlamada bulunurken, memleketin bir bölgesinde halkın “sokağa çıkma yasakları” adı altında sıkıyönetim koşullarına terk edildiğini belirterek; “Ülkenin yoksullaştırılmış halkının çocukları mahallerden ilçelere, kentlere yayılan, adı konmamış bir savaşta bir kez daha karşı karşıya getiriliyor.” ifadesini kullandı.

“Tam 7 il, 17 ilçede yaşayan halkı günlerce evlerine kapatanlar, öğretmenleri gönderip eğitimi tatil ettikleri okullara keskin nişancıları yerleştirenler, hastaneleri karargah olarak kullanıp sokakları zırhlı araçlarla dolduranlar, halkları karşı karşıya getirmek için ellerinden geleni yapıyor. Ülkenin bir bölümü kan ağlarken diğer bölümleri yeni korkular yaratma ve apolitikleştirip bölme siyaseti ile duyarsızlaştırılıyor.” diyen Alper, bu durumdan büyük endişe duydukların belirterek şunları söyledi; “Atılan her kurşunda, Çocuk, kadın, genç, yaşlı her ölümde, Mahalle sokaklarına giren tankların palet seslerinin kulaklarımızı sağır edercesine çoğalmasında, Sayısız ilçenin ve mahallenin tanklarla, toplarla, savaş uçaklarıyla abluka altına alınmasında, Boşaltılan her okulda, her yurtta, her hastanede, her kurumda, Sokağa çıkma yasaklarıyla, yüz binlerce insanın “peşinen” açlığa, susuzluğa mahkum edilmesinde, Bırakın sokağa çıkmayı, evinin penceresinden bakan kim olursa olsun namluların hedefi haline gelmesinde, Yurttaşlık haklarını kullanamamaları bir yana, en temel hakları olan yaşama haklarının bizzat devlet tarafından ellerinden alınmasında, Devlet güvencesiyle savaşa sürüklenen yoksul çocuklarının çaresizliklerinde, Bir arada yaşama umudunun geçen her gün, her saat, yüreğimiz ağzımızda, kulağımız gelecek acı haberi beklerken endişemiz artıyor.”

Alper, egemenlerin bizlere yaşattıkları bu dramın ülkemizle sınırlı olmadığını belirterek,  sadece bölgemiz değil tüm dünya halklarının da barbarlık tehdidi altında olduğunu vurgularken; “Emperyalist çıkarlar doğrultusunda etnik-mezhepsel temelde bölünen ve birbirine düşürülen, yerlerinden yurtlarından edilen, yoksullaştırılan halkların oluşturduğu Ortadoğu coğrafyasında yaşananlar bugün artık tüm dünyayı etkiler hale gelmiştir.” diye konuştu.

“Hükümetlerin, IŞİD ve benzeri cihatçı örgütleri besleyen politikalarının bedelini tüm insanlık ödemektedir.” diyen Alper, Ege denizinde can veren Aylan bebeklerden, Lübnan’da, Nijerya’da, Kobani’de, Roboski’de, Reyhanlı’da, Suruç’ta, Şengal’de, Lazkiye’de, Ankara’da, Paris’te katledilen yüzlerce insanın vebali bu insanlıktan çıkmış vahşi politikaları uygulayan egemenlerin üzerinde olduğunu dile getirerek, “Bizim ülkemizdeki vebali ise, iktidarını tahkim etmek ve baskıcı/otoriter bir rejim kurmak için savaş ve çatışmalardan medet uman, içeride ve dışarıda savaş konseptini tırmandırmaya devam eden AKP iktidarının boynunadır.” ifadesini kullandı.

‘İKTİDARA BİAT EDENLER DE
EN 
AZ ONLAR KADAR SUÇLUDUR’

Alper, iktidarın gücüne biat ederek onların suç ortaklığını yapanların da en az onlar kadar suçlu olduğu görüşünü savunurken; ““Biz emek ve meslek örgütleri olarak, duyduğumuz sorumluluk gereği, gidilen yolun, kan ve gözyaşlarının sel olup akacağı bir yol olduğunu; bu kirli savaşta çocukların, kadınların, yoksulların, işçilerin, emekçi halk kitlelerinin en ağır bedeller ödeyeceğini bir kez daha yineliyoruz.” diyerek şu görüşlere yer verdi;

Yıllardır ülkemizi karanlığa sürükleyenler, iktidarlarını ve servetlerini korumak için halkımızı ve gençlerimizi ateşe atmaktan çekinmeyenler kardeşkanı ve anaların gözyaşını akıtmaktan geri durmadılar, durmayacaklar da. İktidarlarını ne pahasına olursa olsun sürdürmeye çalışanlar ve onların şakşakçılığını yapanlar bizleri bölmeye, parçalamaya, birbirimize düşman etmeye çalışsalar da bizler yılmadan, usanmadan “yaşasın barış, yaşasın halkların kardeşliği” diyeceğiz! Artık yeter askerimizi, polisimizi, gençlerimizi, çocuklarımızı, kadınlarımızı, halklarımızı ateşe atan bu savaşa son verin diyoruz.

Biz emekçiyiz, biz işçi sınıfıyız. Çatışmaların, ölümlerin, savaşların bedelini biz ödüyoruz. Bugün ülkemizin doğusunda ve batısında her gün ölümler yaşanırken, bu ülke toprakları kana ve gözyaşına doymuşken biz acılı insanlara kimliğini sormayız. Biz acıları dine göre, mezhebe göre, ırka göre ayırmayız. Biz o acıları kucaklayarak birleşmeyi, bütünleşmeyi ve birlikte olmayı hedefleriz. Biz hepimizin kardeşçe, özgürce, barış içinde, insanca yaşayacağı demokratik bir Türkiye istiyoruz.” (bsgmedya-Fatih Uysal))

 

 




Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

BİR KİTAP