• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

CHP Belediye Meclisi Üyesi Semrin Kaleli’den betonlaşma eleştirisi geldi.Kaleli, “Toprağın betonla mühürlendiği şehirlerde yaşıyoruz.” diyor

CHP’Lİ ÜYE KALELİ’DEN
BETONLAŞMA ELEŞTİRİSİ

6 Nisan’da gerçekleştirilen Belediye Meclisi Toplantısı’nda gündem dışı bir konuşma CHP Belediye Meclisi Üyesi Semrin Kaleli’den betonlaşma eleştirisi geldi. “Toprağın betonla mühürlendiği şehirlerde yaşıyoruz.” diyen Kaleli Çorum’da Selçukludan, Osmanlıdan, Cumhuriyetten yadigâr kalan çok az mimari eser bulunduğuna dikkat çekerek; “100 yılda nasıl bu hale getirdik güzelim kentimizi?” diye sordu. Dikey yapılanmanın şehrin kalabalıklaşması ve toprak kullanımının azaltılması amacıyla orta çıkmış modern zamanların yapılaşma biçimi olduğunu dile getiren Kaleli, ülkemizde artan dikey yapılaşmanın şehirleri çirkinleştirdiğini kaydederken, kolay ve hızlı para kazanma yolunu da açtığını söyledi.

CHP Belediye Meclis Üyesi Semrin Kaleli önceki gün gerçekleştirilen Belediye Meclisinin 2016 yılı 4. oturumunda yaptığı gündem dışı konuşmada betonlaşmaya eleştiri getirirken, Çorum’un yüzyıl içerisinde Selçukludan, Osmanlıdan, Cumhuriyetten günümüze ulaşan tarihi eseri kalmamış bir kente dönüştüğüne dikkat çekerek; “100 yılda ne hale getirdik bu güzelim kentimizi?” dedi.

Konuşmasında Çorum’da çekimleri gerçekleştirilen leblebi tozu filmini seyrettiğini anlatan Kaleli, filmden aklında Hitit Medeniyeti, Saat Kulesi ve Cumhuriyet Dönemi kaldığını belirtirken; “Hititlerden tarihi mekânlar, 7-8 Hasan Paşa’dan Saat Kulemiz, Cumhuriyet Dönemi’nden müze, Belediye Binamız ve birkaç konak miras kalmasaydı, 21. yüzyılda bir film çekimi için hangi mekânlar kullanılırdı Çorum’da?” şeklinde konuşurken şunları söyledi; “Çorum’da yaşayan herkesten rica ediyorum. Lütfen cadde ve sokaklarda yürürken başınızı kaldırıp binalara bakın. Binaların renklerine, biçimlerine, standart taşımayan katlara bakın. Sizde nasıl bir duygu uyandıracak? Anadolu Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyetin Mimarisinden ne kaldı 100 yıl sonraya?

Gazi Caddesi’ne bir bakın, yalnızca Saat Kulemiz, Belediye binamız ve parklarımız göze hitap ediyor. Oysa insanoğlunda en güzel duyguları, doğa ve aşk uyandırırmış. Sanat eserlerinin çoğu doğa ve aşktan ilham alınarak üretilmiş.

2016 yılında yaşadığımız ve her birimizin ait olmaktan gurur duyduğumuz kentimizde ne var doğaya ait? Başkanın önem verdiği parklarımız ve mimarisine özen gösterdiği yeni camilerimizden başka? Bu çabalar önemli ama yeterli değil. Üstelik parklarımızda da betonlaşma oranı hayli yüksek.”

DİKEY YAPILAŞMA ŞEHİRLERİ ÇİRKİNLEŞTİRİYOR

Dikey yapılanmanın şehrin kalabalıklaşması ve toprak kullanımının azaltılması amacıyla orta çıkmış modern zamanların yapılaşma biçimi olduğunu dile getiren Kaleli, dikey yapılanma için; “Sınırsız ve dengesiz bir gelişme gösteren tüketim ekonomisinin şehir hayatı üzerindeki olumsuz yansıması.” diyerek şöyle konuştu; “Ancak gökdelenlere kadar varan bu yapılanma biçimi hem insani özelliklerimizi kaybettirmekte, hem de insanı varlık sebebimiz olan topraktan koparmakta. Dikey yapılanma insanların birbirleriyle karşılaşma imkânını kısıtladığından, öncelikle komşular arası münasebetin zayıflamasına sebep olmakta.

Konuşmasında; “Toprağın betonla mühürlendiği şehirlerde yaşıyoruz.” diyen Kaleli, bu yaşam şeklinin insanın elinden komşularını, arkadaşlarını, çalışma şeklini, uyku kalitesini, ayı, güneşi, yıldızları aldığını anlatarak; “Geçmişte köyümüzde sırtlarında yükle bir saatlik yolu çok rahat yürüyen dedelerin, ninelerin torunları bizler. Bugün evlerimize yorgun ve bitkin dönüyoruz. O kadar ki yeni hastalıklar türemeye başladı; klima ateşi, telefon alerjisi, strese bağlı reflü, akıllı bina sendromu gibi.

Şehirlerimizi büyütürken içinde yaşayan insanımızı dikkate almadık. Bizler Peygamber Efendimizin “Binanın damını yüksek yapma. Olur ki, komşunun güneşine engel olursun.” Hadisinden de bir hayli uzaklaştık, serbest yükseklik içeren imar düzenlemeleri yaparken.” diye konuştu.

Ülkemizde artan dikey yapılaşmanın şehirleri çirkinleştirdiğini kaydederken, kolay ve hızlı para kazanma yolunu da açtığını belirten Kaleli; “Bu durumda soruyorum, üretim ile mi ülke ekonomisine katkıda bulunup, işsizlik sorununa çare mi olalım, yoksa para kazanmanın daha kolay yollarına mı yönelelim? 100 yıl sonraya nasıl bir Çorum bırakalı?” sözleriyle konuşmasını tamamladı. (Fatih Uysal)  



560 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

BİR KİTAP