• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

Çorumlu Şair/ Yazar Cevat Turan ile 4. baskısını yapan ‘Unutmalar Şehri’ adlı romanı üzerine bir söyleşi..

ÇORUM'DA YAŞANANLAR 
UNUTULMASIN İSTEDİK...! 



S
ÖYLEŞİ
/
Yazar Cevat TURAN;

‘YAZMAK
BENİM İÇİN

KENDİME YAPTIĞIM
BÜYÜLÜ BİR YOLCULUK'

 

'Acı, gözyaşı ama hepsi gerçek, hakiki..
Yaşanmış yılların izleri hala sıcak.
Cevat Turan doğup, büyüdüğü
ve yaşamının bir bölümünde
canlı olarak tanık olduğu
Çorum Olayları’na,
tarafsız bir şekilde bakıyor.
Okuyucuyu soluksuz, dinamik,
okurken içinde kendinden parçalar bulacağı
‘Unutmalar Şehri’nde
kaleminin gücünü gözler önüne seriyor.
Okuyucunun şair ve edebiyatçı
kimliği ile tanıdığı Cevat Turan,
ilk romanı ile şimdiden 4.baskıyı yaptı.'


 


Çorumlu Şair/ Yazar Cevat Turan,
uzun araştırmalar sonucu kaleme aldığı ilk romanı
‘Unutmalar Şehri’nde
Çorum Olayları’na
farklı bir pencereden bakarken:

‘Yaşananlar unutulmasın istedik;
küçük de olsa bir hatırlatma yapalım diye düşündük’
diyerek, tarihe bir not düşüyor..

 ***

Şiirleriyle tanıdığımız Şair Cevat Turan ile ilk romanı 'Unutmalar  Şehri’ni ve gelecek planlarını konuşmak için bir araya geldik..

Bize biraz yazarlık serüveninizden bahseder misiniz?

Şiir, hikâye, roman…
Kısa zamanda çok üretken bir yolculuk.
Önceliğiniz ve başlama noktanız şiir oldu sanırım.

 

Çok üretken miyim, bilmiyorum. Sorgulamıyorum ve sadece yazıyorum. Yazdıkça çoğalıyorum, çoğaldıkça yazıyorum. Yazmak eylemi hayatımdan asla çıkmayacak bir yaşam tarzıdır benim için. Yazınca sanki kendime daha çok ulaşıyorum. Yazmak benim için kendime yaptığım büyülü bir yolculuk. Bu yolculukta yolda gördüklerimi ve tanık olduklarımı, düşlerimi ve gerçeklerimi not ediyorum beyaz kâğıda. Yazma serüvenime gelince; ortaokul ve lise yıllarımda şiir yazmaya ilgim başladı. İçinde bulunduğum kültür ve gelenekler gereği çocukluğumda sözlü kahramanlık hikâyelerinin (Köroğlu, Battalgazi gibi) kulaktan kulağa anlatılan hikâyeleri bilinçaltıma yerleşmiş ve etkilemiş olmalı. Ayrıca Halk Şiiri dinliyordum büyüklerimden. Karacaoğlan şiirlerini okuyordum kütüphaneden alıp. Sonra hayatın gelişimine paralel, slogan içeren ve toplumcu gerçekçiliğin kendisi olan şiirler yazmaya başladım.




Siz daha çok şair kimliğinizle biliniyorsunuz..
Sizce, roman yazmakla şiir yazmak arasında ne gibi farklılıklar var?

Zor soru. Her iki yazım türünün de kendine özgü zorlukları var. Roman yazımı, öğrenilebilen ve çalıştıkça daha iyisini yazabileceğiniz bir çalışma. Şiir öyle değil. Elbette şiirde de yazdıkça deneyim kazanıyorsunuz. Ama bir akşam oturup şiir yazacağım deyince şiir yazamazsınız. Oysa ‘bu akşam, romanı kaldığım yerden yazacağım’ deyince yazarsınız. Şiir, bambaşka bir şey; büyülü, gizemli, derinlikli, sözcüklerin en yüceye durduğu yerdir şiir. Şiirin yerini hiçbir edebiyat alanı dolduramaz ve kıyaslanamaz. Onu tüm edebi çalışmaların ve yaratıların dışında ve üzerinde tutmak bir görevdir benim için. Her iki yazın türünün de kendi disiplinleri olduğunu belirtmiştik başta. Birini diğerinin yerine koymak değil, her ikisini de geliştirmek ve yaşatmak, bu ülkenin yarınına bir ışık huzmesi tutmak anlamını taşır.

Romanınızda 1980 yılını ve
Çorum Olayları’nı anlatıyorsunuz
bu konuyu yazmaya nasıl karar verdiniz?


O acıları yaşamış bir kültürün parçası olarak, yazmasam sanırım hayatımda çok büyük bir eksiklik olacaktı. Aslında planımda bir seri katilin romanını yazmak vardı ama Çorum olayları yapan makinenin basit bir parçası gibi görmekte. Bireyler bunun farkına varmaz ise ve iradeyi ele almaz ise, siz düşünmez de sizin yerinize düşünenlere aklınızı kiraya verirseniz, yok olmaya mahkûmsunuz demektir. O nedenle Çorum’da yaşananlar unutulmasın istedik; küçük de olsa bir hatırlatma yapalım diye düşündük. Ama bu iletişim ve her gün beynimizi yiyen bu bilgi kirlenmesinin içinde ne kadar olacaksa, o kadar olacak artık.

 

'Unutmalar Şehri'
4 yıla yayılan araştırmaların ışığında
hazırlanan bir roman.
Okuyucu okumaya başladığında sizce
onlarda nasıl bir iz bırakacak?


Ben gece gündüz emek verdim, yazdım. Ben yazdım diye okuyucu beğenecek, takdir edecek diye bir kural yok. Elbette okuyacak ve kararını verecek. Beğenirse mutlu olurum, beğenmezse de saygı duyarım. Ayrıca bir eserin kalitesi ve derinliği, çok satması ile orantılı değildir. Yüz binlerce satan ama bir sabun köpüğü gibi sönen yüzlerce roman var. Edebiyat dünyasında kalıcı olabilir ise bundan mutluluk duyarım.

 



Bir aşk romanı yerine, ilk roman için Türkiye’nin yakın tarihine ışık tutan bu çalışmayla birlikte büyük bir risk de almış olmuyor musunuz?

 

Hayatın kendisi risk zaten. Risk almazsanız gerçeği bulamazsınız. Başarı herkesin yaptığını yaparak değil, denenmemiş olanı denemekle, yapılmamış olanı yapmakla gelir. Bir yönetim gurusuna sormuşlar, ‘Önüne iki yol çıkarsa hangisine gidersin?’ diye, o da ‘En az kullanılmış olanını tercih ederim.’ demiş. Ben bir işadamıyım. Hayatım mayın tarlası gibi risklerle geçti. Risk almaktan en küçük bir tereddüttüm olmaz. Aksine risk, bana heyecan veriyor. Yenilikleri arıyor olmasaydı insanlık, ne dünya keşfedilirdi, ne evren, ne de bilim. İnsan var oldukça, merak ve bilinmeyeni bilme dürtüsü de hep olacaktır. Ayrıca bilgiyle donatılmış merak, insanı ve toplumu geliştirir.



Yazar kimliğinizin dışında iş adamısınız. 
Hem iş hayatı, hem aileniz ve yazı dünyanız…
Yazma eylemi ciddi bir efor ve zaman
gerektiren bir iş.
Yaşamınızda bunları
nasıl dengede tutabiliyorsunuz?


Hayatım boyunca düz bir yaşamım olmadı, kolay bir hayatımsa hiç olmadı. Zor ve engebeli hayat, sanırım bana mazoşist biri gibi zevk veriyor. Stres ve hüzünden besleniyorum. İş hayatımın da, yazın hayatımın da üstesinden gelmek zorundayım. Para kazanmak bir yere kadar, ya sonrası? Yazarsam, ben oluyorum. Ben oldukça daha çok yazıyorum. Bu bana fazlasıyla yeter.


Şiir yazmaya devam
ediyor musunuz?

Bazı şiirlerinizin
bestelendiğini biliyoruz.


Edebiyatın hangi alanında ne yazarsam yazayım şiir benim için hep öncelikli olacaktır. Şiirsiz bir ben, bensiz de şiirlerimi düşünemiyorum. Çünkü kendimi direkt anlattığım ve içimdeki benin sesini en iyi şiirle dışa vurduğumu düşünüyorum. Şu an kendini biriktiren bir dosyam var elbette. Şiir daha çok yaşanılası bir şey. Biriktirdiklerin kadar yazıyor, yazdığın kadar sen oluyorsun. Kuşkusuz bütün alanlar kıymetli ama bana göre şiir sanat yapıtlarının temel taşıdır. Bir kurgu ile öykü, roman, senaryo, resim yapabilirsiniz. Ama oturunca şiir yazamazsınız. Onun bir sancılı doğum süreci mutlaka gerçekleşmelidir. Şiir yaşamın ta kendisidir.

Bundan sonra nasıl bir
proje bekliyor okuyucuyu?

Yeni bir roman üzerinde çalışıyorum. Basıma hazır bir öykü kitabım var. Şimdilik “Hayat Ağrısı” diye tanımlıyorum kitabın adını eğer son anda değişmezse. Şiirsel metinlerden oluşan düzyazılarım var. Yeni bir şiir dosyası da yazılmaya devam ediyor. Ayrıca siyasi makalelerimin olduğu bir dosya da olacak önümüzdeki günlerde. Yazmaya devam yani.
15.05.2017
***

Röportaj için 
Emre TÜREGÜN'e
teşekkür ediyoruz.

/KÜLTÜR SANAT/

BAŞLIK VE SPOTLAR:
BSGMEDYA AJANS 



1414 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

BİR KİTAP