• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

Unutmalar Şehri; Çorum’dan bir ses yankılanmakta…Anadolu’nun aydınlık yüzü, yolumuzu aydınlatmakta…


Yaşanası şu güzel dünyamızı, Ortadoğu ve ülkemizi kan gölüne çeviren kirli savaşların ve terörün içinde ve arkasında kimlerin olduğunu görmek ve öğrenmek istiyorsanız, zor koşullarda aşk ve umudu yeşertmek arzusundaysanız, bir başucu yapıtı olan bu kitabı hemen okumalısınız..


Çorum nere, İstanbul .?

Unutmalar Şehri; Çorum’dan bir ses yankılanmakta…

Anadolu’nun aydınlık yüzü, yolumuzu aydınlatmakta…

Anadolu köy edebiyatı yazarları ve köy enstitüsü kökenli yazarlardan sonra, unutulan bir yanımızı aralayan; bir şair ve bir romancı olan Cevat Turan’ı okumanın dayanılmaz hafifliğini yaşadım, yeniden.

Yaşanası şu güzel dünyamızı, Ortadoğu ve ülkemizi kan gölüne çeviren kirli savaşların ve terörün içinde ve arkasında kimlerin olduğunu görmek ve öğrenmek istiyorsanız, zor koşullarda aşk ve umudu yeşertmek arzusundaysanız, bir başucu yapıtı olan bu kitabı hemen okumalısınız.

Sıkıntılı ve zor yıllarda Çorum’dan çıkıp İstanbul’a gelen Çorumlu bir genç ve bugün önemli bir işadamı (güvenlik, temizlik ve inşaat sektöründe) ve de “yazın dünyasında ben de varım” diye masaya yumruk vuran Cevat Turan; kültür, sanat ve politik yazıları, ‘Usuldan Bir Hüzün’, ‘Gözlerine Sakla Beni’, ‘Çoklu Yalnızlıklar’ adlı şiir kitapları, ‘İnsanın Üşüdüğü Yer’ adlı öykü kitabı ve son eseri olan ‘Unutmalar Şehri’ romanı ile tanınmaktadır.


Yazar Cevat Turan, büyük kentlerde ve yayın dünyasında bir lobi kuşatması ve ablukası çemberini kırıp aralayan ve Anadolu’da filizlenen edebiyat gerçeğini ve gücünü gösteren ender yazarlarımızdan biridir. Bu eser, 1980 yılı “Çorum olayları” üzerine yazılan ilk roman olmakla beraber, bir döneme ışık tutan toplumsal ve kişisel olayları irdeleyen, dönemin yaşayan tanıkları ve karmaşık olayların gizli yanlarını da belgeleyen, tarihi ve aşk romanı özelliğini de taşımaktadır. Aslında bu eser düne, bugüne ve yarına da tanık olmamızı ve yaşanmışlıklarımızdan ders almamızı da sağlamaktadır. Tarihin unutulmaya yüz tutan kimi sayfalarını da usta bir romancı dili ile anlatmaktadır. Kitap, şiirsel bir dille ve öykü tadında yazılmış olup zaman ve mekânlar açısından da okurun hafızasını zorlamakta ve unutmaya yüz tuttuğumuz kimi değerlerimizi anımsatmaktadır. Tarihin en güzel tanık olduğunu kavramamıza ve zor aşkların üstesinden nasıl geleceğimizin yanıtlarını bulmamızı kolaylaştırmaktadır. Bu eser sayesinde tarihte, “Çorum Çorum olalı, böyle zulüm görmedi” dedirten, kimi tarihi gerçekler hakkında da bilgi edinmekteyiz.

Antik çağdan günümüze uzanan, kültürel ve tarihi zengin mirasımızın beşiği Anadolu’nun uygarlık merkezi olan Çorum’u, Alacahöyük kazılarından biliriz. Anadolu’da yerleşik kent ve birlikte yaşama kültürünün ilk izleri, Çorum ve çevresindeki tarihi bulgularla dünümüze tanıklık etmemizi sağlamaktadır. Bu bulguları keşfetmek, ortaya çıkarmak, korumak, yaşatmak ve tanıtmak da bizlere düşmektedir. Çorum, Anadolu coğrafyasında yalnızca tarihi zengin dokusuyla değil, aynı zamanda ekonomik, sosyolojik, folklorik, kültürel, tinsel ve dinsel zengin farklılığı ile tarihin her döneminde, tüm zengin farklılığına karşın, birlikte yaşamanın ortak paydasında hep örnek olmuştur.

 

Tarihin kimi dönemlerinde, zaman zaman bu güzel doku, dış merkezli karanlık (emperyalist) güçlerin kirli oyunlarıyla bozulmuş; artan sınıf ayrılıkları, üretim ilişkilerindeki uzlaşmaz (antagonist) çelişkiler, toplumsal olaylar (sağ-sol), dinsel ve mezhepsel (Alevi-Sünni) kışkırtmalar ve başka nedenlerden ötürü ülkede, bölgede ve kentte toplumsal olaylar artmıştır.

 

Yakın tarihimizde bilinen ve yüzlerce canın yok olduğu “Çorum olayları” bunlardan yalnızca bir tanesidir. Kardeşin kardeşe düşman edildiği, kanın sel olup Kızılırmak sularına karıştığı, maddi ve manevi kayıpların yaşandığı bu terör olayının içinde ve ardındaki yabancı istihbarat elemanlarının ve de yerli işbirlikçilerinin oyunlarının farkında olan bir avuç yurtsever gencin direnişinin yanı sıra, “aşkın ve acının yağmurunda umudu yeşerten” aksakal bilge insanın, semaya avuç açıp döne döne, yan yana ve yana yana yücelişindeki dostlukları ve dayanışmaları, şu özlü sözle özetlenmekteydi: “Düşmana inat, sevgimizi sebil eylemenin tam zamanıdır.”

 

Bir Çorumlu olarak, bu kanlı olaylara tanıklık eden yazar Cevat Turan, yoksul bir köylü çocuğu ve büyük kentlerde ekmeğinin peşinde koşan ve çalışan bir emekçi inşaat işçisi olarak, doğup büyüdüğü yerden çıkıp özünü unutmadan varsıllaşan ve Anadolu sermayesini temsil eden örnek bir işadamı olarak yürüyor. Cevat Turan aynı zamanda, daha gençlik çağlarında başladığı şiir ve yerel gazetelerde makale yazma serüvenini, İstanbul’un kimi kirliliklerine bulaşmadan şimdi de sürdürüyor.

 

Değerli dostum Cevat Turan’ı yıllar önce, oğlu Ozan ile birlikte bir Küba yolculuğunda tanımıştım. O gönlü güvercinli yiğit delikanlı ve ateşli al atların bıçkın süvarisi, yazın eri, yitik zaman ışığına dörtnala koşan şiir alayının komutanı ve neferi olarak, biz okurları başka dünyalara ve unuttuğumuz ütopyalara, umutlara, odaklanacağımız bitmez sevdalara, sırdaş diyarlara ve “Düşistan”ımızın sevi burcunda dalgalanan, vatansever özümüze, kutsal ve yüce değerlerimize götürüyor. Götürmekle kalmıyor, bu ülkenin aydını ve insanı olmanın haklarını ve sorumluluklarını anımsatıyor yeniden.

 

Aşk mı, merhamet mi, öfke mi kazanır bu topraklarda?
Bilinmez.

Bir şehir, ‘Unutmalar Şehri’ Çorum’da, olan olur. 1980’de bir şehir kaderine terk edilip yapayalnız bırakılır. Kan gölü bir şehrin içinde insanlar birbirlerini boğazlarken; aşk ile masumiyet, umut ile öfke hayata tutunmaya çalışır. Bir şehir, sanki düpedüz unutulur.

 

 ‘Unutmalar Şehri’, yazar Cevat Turan’ın kendi doğup büyüdüğü bereketli bu şehirde (Çorum’da), bir dönemin toplumsal çalkantıları ve gündelik yaşamını ustalıkla anlattığı ve toplumsal hafızamızı zorlayan, ilmek ilmek dokuyup yazdığı çok özgün bir roman. Yolunuz Çankırı-Çorum karayolu üzerinde bulunan Kızılırmak Köprüsü’nü geçerek Çorum’a vardığında, ülkemizin her yerinin bir dünya cenneti olduğunu göreceksiniz. Karacaoğlan’ın şu güzel dizesinin Çorum’un İskilip ilçesi köylerinde hep söylenmekte olduğuna tanık olacaksınız: “Yar göğsüne süllüm dayarım.”

 

Siz de, ‘Unutmalar Şehri’ Çorum’da sevdiklerinizin burcuna erişmek için, aşk merdiveninin basamaklarında emin adımlarla yükseliniz.

Yazarın olayları ve insanları, bildik mekân ve zamanda kuşatıcı ve usta kurgu diliyle kaleme alış becerisi, olay kahramanlarının hayal kırıklığı, çaresizliği, umutları ve küçük sevinçlerden mutluluk arayışlarını, bir kuyumcu titizliğiyle işleyişi; aslında yazarın tanık olduğu kırık dökük aşkların da romanıdır bu eser.

 

Ya da, tek sözcükle dillendirecek olursak; toplumsal tarihin, sınıf ve mezhepsel çatışmaların, aşkın ve tutkunun romanıdır ‘Unutmalar Şehri’.

Yazarın ve yayıncının da vurguladığı gibi, “Aşk ve zafer uğruna neleri feda edebilirsiniz?”

Zafer, Devrim, Aşk ve Gurur…
Vatan, Millet ve İnanç…

 

Aşk kendini ötekinin suretinde sevmekse, ona giden yolda engel koyan kimdendir? Kitabın önemli ve gerçek kahramanlarından biri olan CIA Ajanı Peter, şöyle diyor: “Bu verimli Anadolu toprakları, Türklere bırakılmayacak kadar çok değerlidir. Bu hatayı İran’da bir kez yaptık, aynı hatayı burada tekrarlamayacağız.”

ABD Büyükelçiliği’nde 2. kâtip olarak görevli CIA ajanı Robert Alexsander Peck ise çok önceleri, 1980 yılının başında Çorum’a gelmişti. 27 Mayıs–5 Temmuz 1980 arasında yaşanan “Çorum katliamı”, tıpkı 1 Mayıs 1977 Taksim’de, Malatya’da, Maraş’ta, Sivas’ta, Gazi Mahallesi’ndeki olaylarla ön hazırlıkları görülmüştür.

 

6-7 Eylül katliamında olduğu gibi, özel harp mamulü olduğu besbelli olan bir kanlı provokasyondur. 12 Eylül askeri darbesini yapanların darbeyi meşrulaştırmak için giriştiği açık bir provokasyondur. Çorum katliamı, 12 Eylül askeri darbesinin şartlarını oluşturmanın son halkasıdır. Çorum katliamı, 57 yurttaşın hayatını kaybettiği, 200′ün üstünde yaralı; 300′e yakın ev ve işyerinin tahrip edilerek yakıldığı, binlerce ailenin göçüyle tarihin en karanlık sayfaları arasında yerini aldı.

Cevat Turan’ın bu romanı, bir yakın Türkiye tarihi gerçeğidir. Yazar, daha önce hiçbir romanda anlatılmamış bir tarihin perde arkasını aralayarak, okurlarını şaşırtıcı gerçeklerle yüzleştiriyor. Romanın kahramanlarından olan Gazeteci Alper ile Esma’nın umarsız aşkını, Kızıl Ömer ile Kara Bebek’in ölümcül savaşımının yanı sıra; Anadolu’da kışkırtıcı çalışmalarıyla bilinen Amerikalı diplomat ve CIA Ajanı Peter ile siyaset, bürokrasi, örgütsel bağlantılar, işbirlikçiler, ihanetler ve birçok masum insanın kaderini felaketlerle birleştiren, olaylar arasındaki gizli ve açık bağları deşifre eden ve de tüm karmaşık olaylar sarmalını merak edip bilgi ve fikir sahibi olmak isteyen okurlara, şunu sormak isterim: Tarihi gerçeklerle yüzleşmeye ne kadar hazırsınız?

 


Çorum olaylarının bilinmeyen yanlarını, ihanetleri ve özverileri; tüm bu karmaşık olaylar yumağı içinde yaşatılan aşkları, umut ve ütopyaları merak ediyorsanız; yakıldı, yıkıldı ve kayboldu denen bir şehrin –Çorum’un, ‘UNUTMALAR ŞEHRİ’nin– sancılı, acılı ve umut dolu aşklarını okumanın ve heyecanla dostlarınıza anlatmanın, dayanılmaz hafifliği yaşamak için, bu eseri seçin… Bir başucu yapıtı olan bu roman mutlaka okunmalıdır.

Cevat Turan’ın ‘Unutmalar Şehri’ romanının 5. baskısı, Puslu Yayıncılık etiketiyle Mayıs 2017 tarihinde yayımlandı.
326 sayfa olan bu muhteşem eser, tüm seçkin kitapçılarda…(www.sonmedya.com.tr)




Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

BİR KİTAP