• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

Adalet Yürüyüşü'nün 23. gününde İstanbul'a ulaşan Kemal Kılıçdaroğlu kente ulaşmasından sonra ilk açıklamalarını yaptı.


‘BU BİR SON DEĞİL,
BU BİR BAŞLANGIÇTIR’

 

7 Temmuz 2017
Adalet Yürüyüşü'nün 23. gününde İstanbul'a ulaşan Kemal Kılıçdaroğlu kente ulaşmasından sonra ilk açıklamalarını yaptı.

"Halktan büyük destek gördük. Tüm yurttaşlara teşekkür borçluyum" diyen Kılıçdaroğlu, "Kaldığım karavan mütevazı bir karavan. Yediğimiz yemekler, içtiğimiz su belli. Sabah erken kalkıyorum, kahvaltımı yapıp yürüyorum. Ayaklarıma çok şey borçluyum, herhangi bir sorun çıkarmadı bana. İki doktor arkadaşım var bana yardımcı olan" ifadelerini kullandı.

CNN Türk'te konuşan Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şu şekilde:

"Halktan büyük destek gördük. Tüm yurttaşlara teşekkür borçluyum. Kaldığım karavan mütevazı bir karavan. Yediğimiz yemekler, içtiğimiz su belli. Sabah erken kalkıyorum, kahvaltımı yapıp yürüyorum. Yatacak yer olmasının dışında bir faydasını görmedim. Ayaklarıma çok şey borçluyum, herhangi bir sorun çıkarmadı bana. İki doktor arkadaşım var bana yardımcı olan. Bu yürüyüşü daha önce hiç düşünmemiştim. Sonuçta biz bu yürüyüşü gerçekleştirildi.

Enis Berberoğlu'na öfkem geçmedi. Yargıya güvenim tümden sarsıldı. Elbette düzgün, hukuka inanan vicdanına göre karar veren savcılarımız tabii ki var. Ama belli yerlere belli kişiler yerleştiriliyor. Bir muhalif yargılanıyorsa ne kadar ağır ceza verirsem hükümetin gözüne girerim diye düşünüyorlar.

Enis bey ne yaptı? Elde belge var mı yok? Alıyorsunuz ömür boyu hapse mahkûm ediyorsunuz. Sonra 25 yıl hapse çeviriyorsunuz. Belge olmadan olur mu? Zaten bilinen olaylar. Casusluk değil bu.

Adalet mekanizmasına duyulan güven geçmişte de tartışma konusu olurdu. Balyoz, Ergenekon davalarında sahte belgeler üretildi. Şimdi o davaların savcıları hâkimleri hapiste. Bugünküler de unutmasın onlar da kendilerini birgün Silivri'de bulabilirler. Biz onlar için de adalet diyeceğiz.

 Enis Berberoğlu olayı bardağı taşıran son damladır. Bakın 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye'de farklı bir atmosfer oluştu. Bütün partiler darbeye karşı, sivil toplum örgütleri darbeye karşı. Yenikapı'ya gittik, neyin yapılması gerektiğini açıkladık. Erdoğan beni tebrik etti, ne değişti? OHAL'den sonra her şey değişti. Eğer siz terörle mücadele edeceksiniz yasaları beraber yapalım, buna karşı çıktılar. Peki ne değişti 5 gün içinde? 20 Temmuz'a nasıl geldik? 20 Temmuz'da dendi ki "Ben ülkeyi OHAL'le yöneteceğim." Biz buna karşı çıktık.

 


 'ADALET SOKAKLARDA ARANMAZ' DİYENLER, PEKİ DEMOKRASİ
SOKAKTA ARANIR MI?

 

OHAL'den sonra akademisyenler üniversitelerden atıldı, gazeteciler tutuklandı, kamudan binlerce ihraç oldu, milletvekilleri tutuklandı.

Noldu, binin üzerinde üniversite hocası kapının önüne konuldu. Hapisteki gazeteci sayısı 150'yi geçti. Onun üzerinde milletvekilleri tutuklandı. Enis Berberoğlu olayı bardağı taşıran son damlaydı.

Hapisteki gazeteciler için, tutuklanan gazeteciler için, tutuklanan milletvekilleri için adalet istiyoruz.

"Bu yürüyüş demokrasi kültürü gelişmiş bir ülkede olsaydı..."

Bu yürüyüş demokrasi kültürü gelişmiş bir ülkede olsaydı yöneticiler oturur bir düşünürlerdi. Bu insanlar 40 derece sıcakta neden yürüyorlar? Oturur konuşurlardı. Ama ülkeyi yönetenler demokrasi kültürüden nasiplerini almadığı için karşınızda bir duvar olarak gözükürler. AKP Genel Başkanı ne diyor “Siz yürüyorsunuz. Ben lütfettiğim için yürüyorsunuz.” Anayasal hakkımızı kullanırken, demokrasi kültürü olsaydı böyle bir şey kullanamazlardı. Bu bir son değil başlangıçtır. Parlamentoda sesimizi keserlerse sokağa çıkacağız. Eleştirenler “Niye yürüyorsunuz” diyorlar ama “Bu ülkede adalet var, niye yürüyorsunuz” diyemiyorlar."

"Adalet sokakta aranmaz" diyorlar peki şöyle bir şey söyleyeyim. Demokrasi sokakta aranır mı? 15 Temmuz'da nerede önledik biz darbeyi. Sokaklara çağrıyı kim yaptı? Parlamentoda sesimizi keserlerse biz nerede muhalefet edeceğiz?"

“Mesela yolda yürüyen bir grup bizi alkışlıyor, aynı gruptan 4-5 kişi de rabia işareti yapıyor. Bunlar arkadaşlar, halk arasında bir kavga yok. Bu yürüyüş izim Cumhuriyet tarihimizin en barışçıl yürüyüşüdür. Bize eleştiriler yapanlar, yuhalayanlar, taş atanlar, gübre dökenler de oldu. Biz hiçbirisini sorun yapmadık. Düzcelilerin çok üzüldüğünü biliyorum.Adalet çok yönlü bir kavram. Sadece mahkeme salonlarında aranan bir kavram değil. Tek bir hedef koymadım doğrudur, 20 Temmuz sivil darbesinden sonra topluma giydirilen bir korku gömleği vardı. Türkiye üzerindeki korku gömleğini çıkardı. Artık daha rahat konuşabileceğiz. Bir yürüyüşte on binlerce kişi size refakat ediyorsa o korku gömleğini atmışsınız demektir. Sivil darbeden sonra Türkiye adeta yarı açık cezaevine döndürüldü.”

“1 kişinin bile burnu kanamadı, bunlar terörist nedir onu da bilmiyor”

“Biz bu yürüyüşü yaptık ertesi gün her şey düzelecek diye düşünmüyorum. Şimdi bu yürüyüş demokrasisi gelişmiş bir ülkede olsaydı ve o ülkeyi yönetenlerde demokrasi kültürü olsaydı, düşünürlerdi; bu insanlar 40 derece sıcakta neden yürüyor? Oturup düşünürlerdi, oturup konuşmalıyız. Bizim gibi ülkelerde demokrasi kültüründen gelmeyen insanlar ülkeyi yönetiyorlarsa, yarın sonuç alacağım diye bir hayal peşinde koşamazsınız. Bu kişiler sadece karşısınızda bir duvar olarak dururlar. Partinin genel başkanı diyor ki 'ben lütfettiğim için yürüyorsunuz diyor' Anayasal hakkım ne zaman birinin lütfu oldu? Demokrasinin 'd'sinden nasibini alsaydı bunları söylemezdi. 'Bunlar teröristtir', 1 kişinin burnu bilele kanamadı. Bunlar terörist nedir onu da bilmiyor.”

“Adalet sokaklarda aranmaz diyenlere: Demokrasi sokaklarda aranır mı?”

“Efendim 'adalet sokaklarda aranmaz'. Peki ben onlara sorayım: Demokrasi sokaklarda aranır mı? 15 Temmuz'da demokrasiyi nerede kazandık. Vatandaşları sokağa kim çağırdı? Bu beyefendi çağırdı? Bu ülkeye adalet gelinceye kadar sonuna kadar mücadele edeceğim. Bedel ödeyecekmişiz, hiçbir korkum yok. Bedel ödenecekse önce ben ödemeye hazırım.

Bu bir son değil başlangıçtır. Parlamentoda sesimizi kısmak isterlerse sokağa çıkacağız.

Niçin rahatsız oluyor Binali Bey? Ben adalet için yürüyorum. Binali Bey şunu düşünmüyor mu acaba? Sözcü'nün 2 muhabiri atıldı hapse, itiraz edildi, yargıç karar veriyor…. Deliller toplanamadığı için tutukluluklarının devamına… Ben 80 milyon için adalet arıyorum.

Bu yürüyüş bize, 80 milyonun adalete susamış olduğunu gösterdi.

“Yanımızda yürüyen çok ülkücü kardeşimiz var”

(Bahçeli'nin açıklamaları) Öncelikle şunu söyleyeyim yanımızda yürüyen çok sayıda ülkücü kardeşimiz var. Ülkünün temelini adalet oluşturur. Adalet olmazsa ülkü olabilir mi? Ben aldığımız duyumlara göre bazı provokasyonlar yapılacağı ve bunun ülkücüler üzerinden yapılabileceğini söyledim. Ülkücüler gelecek burayı provoke edecek diye bir düşüncem yok, ülkücüler vatanlarını, bayraklarını, halkını severler.. Bir leri ülkücü kılığı altında bu yürüyüşü sabote etmek isteyebilir dedim.

Bir üniversite hocası düşürün, bir bildiriye imza atmış. İçeriğini beğenirsin beğenmezsin. İfade özgürlüğü yok mu?

Dünya bu durumu sivil ölüm diye tanımlıyor. İnsanların sivil ölüme mahkum edildiği bir ülkede adalet var diyebilir misiniz?

(FETÖ iddiası) Terör suçtur, etrafımızda bir sürü polis var. Tutuklasalardı. Ben Fetullah Gülen ile oturup görüşmedim, birlikte fotoğraf çektirmedim, ne olur ABD'den dön demedim.

Dediler ki 17-25 Aralık'ta öğrendik yalan. FETÖ'nün bütün elemanlarını devletin en duyarlı makamlarına yerleştirdiler. Milli Eğitim'i tamamen teslim etmişlerdi. Siz ne istediniz de vermedik diyen bunlar değil miydi? Bizi suçluyolar, insanda biraz ahlak olur. Ben kendime güveniyorum. Beni suçlamak istiyorlarsa yürekleri varsa otururlar bir televizyon programında konuşuruz.

Haksızlığa uğradığını düşünen herkes mitinge gelebilir ancak siyasi bir kimlikle, parti bayrağıyla gelmelerini kesinlikle kabul etmiyoruz.

Pazar günü mitinge gelecek olanlardan şunu istiyoruz, güvenlik kuvvetlerine de rica ediyoruz, adalet pankartı dışında başka pankart istemiyoruz. Atatürk posteri ve Türk bayrağı olabilir ancak 6 oklu bayrak bile olsa alacaklar orada. Hiçbir parti afişi, bayrağı, flaması kabul etmiyoruz.

Meclis'in yetkileri elinden alındı, şimdi Gazi Meclis değil, sıradan bir meclis.

Selvi Kılıçdaroğlu da yayına katıldı.

Konuşmasından satır başları;

- Siyasete çok uzak değilim, fiilen bulunmadım ama hep ilgimi çekmiştir.

- "İstanbul'a kadar yürünecek" dedi, o şekilde haberim oldu. Hep olumlu tepkiler gelmeye başlamıştı.

- Yürüyüşte tabi ki kendi adıma yürüdüm. Bu ülkedeki haksızlıkları üzüntüleri görüyorum. Yürümek iyi bir karar diye düşündüm.



280 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

BİR KİTAP