• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com
Yusuf Ziya LEBLEBİCİ
bsgmedya@hotmail.com
KÜLTÜR MÜDÜRLÜKLERİ NE İŞE YARIYOR?
23/06/2016

Siyasi partilerin hemen hemen hepsinde kültür ve sanat komisyonları mevcuttur. 
Bunların görevleri parti kanalıyla kültür ve sanatı halka ulaştırmak, bunun dahilinde de kendi üyelerinin kültürüne sanatına sahip çıkmasını sağlamaktır.

En zor ve yapılması zorunlu olan yönü ise, sanata uygulanan sansüre karşı çıkmak, sanatçılara yol açmaktır.

Bu komisyonlarda görev alanlar da sanatın içinde olmanın yanı sıra, bireyselliği öteleyip toplumsallığa yönelik olmalıdır. Daha doğrusu sosyal yapıdaki sanatçı veya sanattan anlayanların bir araya geldiği bir komisyon olmalıdır. Bu komisyon iş olarak profesyonel, heyecan olarak da amatör bir ruhla kültür ve sanatla halkı birleştirmelidir.
İş ve ruhun amatör olması çok uzun bir süre, yani pişene kadar başarıyı getirmez…

Onun içindir ki, her siyasi parti, kendi içerisindeki sanatçıları tespit edebilmeli ve onlardan yararlanmayı başarmalıdır. Kendi üyelerini tanımayan ve  sahip çıkmayan hiç bir kurumun başarıya ulaşması mümkün değildir. Yöneticiliğin anlamı vekilliktir. Yani tanımayadığınız veya “bizim kafa yapımızda olsun” dediğiniz üyelerin “asil” olduğunu unutmamak gerekir.  Siyasi partilerin lobi veya yakın arkadaş grupları, hemşehricilik, askercilik anlayışlarından kurtulup halka gitmesinin en etkili yolu, kültür ve sanatı sahiplenip onlarla paylaşmaktır.

Ancak;
Kamuoyunda sansüre karşı çıkıp, kendi sansürlerini uygulayan, kendi sanatçısına sahip çıkmayıp ithal sanatçılara kucak açan, projelere kapısını kapatıp kendi yapması gerekirken, başkalarının projelerine destek adı altında zaman öldürmek  doğru değildir.

Yıllardır takip ediyoruz, siyasi liderler demeçlerinde sanata, sanatçıya sahip çıkıyor, ama sadece söylemlerinde! İş uygulamaya gelince “tık” yok…

İl veya ilçe örgütlerine bakıyorsunuz ciddi bir proje yok.
Siz öneriyorsunuz ya kabul etmiyorlar, ya da sansür uyguluyorlar. “Küçük olsun bizim olsun” mantığıyla kendilerini oyalayacak  bir şeyler yapıyor görünmek için basit etkinliklerle geçiştiriyorlar. Hatta yeri geliyor, kendi kurdukları kültür sanat komisyonuna danışmadan söyleşiler, programlar yapıyorlar. Komisyon üyelerinin özel hayatlarına, görüşmelerine bile müdahale etmeye çalışıyorlar…

Bireysel ilişkiler sonucu belediyenin birinde program alsanız, ünlü sanatçılara yığınlarca parayı bir çırpıda verirken, masraflarınızı bile ödemekte sizi aylarca bekliyorlar.

Ülkeye vadettikleri demokrasiyi kendi içlerinde yaşamayan, yaşatamayan siyasilerin de halka inmeleri çok zor görünüyor. Kime sorsanız halkın yanındadır, ancak yanında oldukları halk sadece kendi düşüncelerinde olanlardır. Zıt düşüncelere ulaşmanın yolu, kültürle sanatla sempati kazanmaktır.

Toplum kültür ve sanattan koparılmak istenirken, “kültür-sanat”a sahip çıkıyor görüntüsü verenlerin ne kadar ciddi olduklarının tartışılması gerekir.
Sanattan anlamayan, değer vermeyen kişiler siyaset yapamazlar.. Yaparlarsa da şu anki mevcut görüntüyü çizerler.

Peki bunlardan şikayetçiyiz de bizler neler yapıyoruz?

Kültürle, sanatla iştigal eden arkadaşlarımız belediyelere veya siyasi partilere başvurarak imza, sergi, dinleti, konser gibi etkinlik projelerini sunuyorlar. Medya desteğini alamadıklarından kendilerine pek yer verilmiyor. Çünkü, kurumlar sanatı değil, kendilerinin şov yapabilecekleri isimleri tercih ediyorlar. Onlar için önemli olan sanat veya sanatçı değil, yukarıda yazdığım gibi şov yapabilecekleri kişilerdir.

İkili ilişkiler sonucu projeyi kabul ettirseniz de, şov yaptıkları sanatçıların bir sazcısına bir hafta sonra peşin ödedikleri paradan daha az olan masrafları bile aylarca ödemiyorlar…

Ve çıkıp ortaya, kültür-sanata katkılarından ve desteklerinden bahsediyorlar !..

İnsan ister istemez düşünüyor; “Siyasi partilerdeki kültür-sanat Komisyonları, belediyelerdeki Kültür Müdürlükleri ne işe yarıyor. Kültüre, sanata mı yoksa kendilerine mi çalışıyor !”



825 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

'ÇORUM' ESİNTİLERİ.. - 28/09/2016
Aslında babamın pazardan sebzeleri doldurduğu filelerde mutluluk taşınıyordu faytonlara ve atların rüzgarıyla eve giriyordu tebessümler...
EN BÜYÜK KAPİTALİZM ŞU ANKİ MEDYADIR! - 09/07/2016
Ticari kültürün taşıyıcısı olan medya, bizleri kapitalizmle öyle yüz yüze getiriyor ki, belki de çoğumuz kendi ailemizden daha iyi tanıyoruz, ama adını koyamıyoruz.
ORTADOĞU’MU OLUYORUZ! - 21/06/2016
Metropol kentlerdeki nüfus, yaşam alanlarımızı daralttıkça nefes almamız zorlaşıyor. Betonların arasındaki bizim bu nefessizliğimiz sermayenin nefes almasını sağlıyor.

İLAN

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

NÖBETÇİ ECZANELER
ULUSAL GAZETELER
BİR KİTAP